13.07.2012

onüçüncü cuma, friday the thirteenth

ne kadar inanırsınız veya ne kadar korkarsınız bilmem ama bugün onüçüncü cuma. yani ayın onüçüncü gününün cumaya denk gelmiş olması. ama cuma günleri en çok da onüçüne denk gelirmiş zaten. yunan takvimine göre dörtyüz yıllık devirlerde altıyüzseksensekiz tane cuma günü varmış. onüç burda saymaktan üşendiğim çeşitli nedenlerden dolayı uğursuz ilan edilmiş zaten, bir de italyan inanışına göre cuma günleri uğursuzmuş. ikisi de birleşince duble (double) uğursuz olmuş, üstünü de çikolata kaplamışlar isim de koymuşlar: friggatriskaidekaphobia.
kabul etmiyorum. her cuma günü kazanılmış bir zafermiş biz çalışanlar ve öğrenciler için! öyle uğursuz, tatsız diyerek korkular yaratarak zaferimizi elimizden alamazsınız! biz şimdi bunları geçip haftasonunun tadını çıkarmaya bakalım, haksız mıyım? are you ready?
haydi başlatalım haftasonunu!
let's go
los geht's! 

1.07.2012

tavsiye: kibrit kutusu cafe

bir sıcak istanbul haftasonunda istanbul'dan uzakta da olsam size istanbul'da yapılacak bir şeyler tavsiyesi verebilirim sanırım. kadıköy'ün en şirin en güzel sokağı ali suavi sokak'ta (nam-ı diğer sanatkarlar sokağı) adı gibi şirin bir mekan: kibrit kutusu! daha önce de bahsettiğim gibi bir haftasonuna başlamanın en güzel yanı kahvaltı. eğer diyorsanız ki "ya dün akşam ben ne içmişim, bi an önce temiz hava alayım öyle sucukla yumurtayla da uğraşmayayım", hadi atlayın bir vasıtaya (araba, dolmuş, taksi, vapur, metrobüs!!, otobüs...) gidin kadıköy'e. edin şöyle geniş bir hafif bir ege kahvaltısı veya doyurucu bir doğu anadolu kahvaltısı. üstüne de artık alışveriş mi yaparsınız, sinemaya mı gidersiniz (klimalı sinemalar güzel olabilir sıcakta) onu bilemem. ama eve dönmeden bir daha aynı mekanda şöyle mideyi şenlendirecek bir çizkek veya mekanın spesyali (nasıl yazılıyorusa kaymakçina yiyebilirsiniz. sonrasında da haftasonunu mideyi mutlu ederek kapatma şansınız olur. ha illa ben kahvaltıyla doymadım üzerinde bir de öğle yemeği yiyeyim diyorsanız, o da var, onu da yersiniz. mantı yiyin, köfte-makarna yiyin. ben fırsatım olduğunda gittim, gördüm, beğendim. sıcak ve güleryüzlü çalışanları da gitmek için başka bir sebep.
ama şimdi sıkı durun! daha önceki bir yazımda bahsettiğim bir konuyu bu mekanda da gözlemlemek mümkün. arkadaş adamlar tuvalete kütüphane yapmışlar ya! ee.. pardon heyecanıma yenik düştüm, yazının özünden koptum. neyse öyle bir mekan ki tuvelette bile hoşça vakit geçirmek mümkün, ama çok kalmayın mekanın tek tuvaleti var diğer insanları düşünün.
neyse vakit bulursanız uğrayın, böylelikle demek istediklerimi canlı canlı yaşama fırsatı bulacaksınız, bana hak veriyorsanız eğer sanatçılar sokağından bana bi bileklik falan bişey alın yahu, hah hahİ neyse bu da böyle serbest bir yazı oldu, uzun süredir bu satırlara hasret kalmıştınız ben de bir tavsiyeyle geri döneyim dedim. bir sonraki haftaya kadar görüşmek üzere.
ha bir de benim anlattıklarımdan tatmin olmayıp dahasını öğrenmek ve yerini detaylı görmek istiyorsanız mekana bir de internet sitesi yapmışlar. buyrun bir de burdan yakın:

sevgiyle kalın, haftasonlarının tadını çıkarın!