23.11.2013

80'lerde burasi

B
uyumekteydim, yine ayni mahallelerde; Selamicesme, Feneryolu civarinda. 1980'lerin basinda hayat biraz daha, gulumseme; sevecenlik; dogal gida ve yesil alan konularinda bonkordu... Love, yani ask yasamada ve arabaya park yeri bulmak icin para harcamak bu kadar gecer akce degildi... Mahallede dansa davet, Alman kale, Japon kale, tek kale (uc korner bir penaltili), misket (basalti, basustu; ki bu alanda Almanya'dan gelen 30 civarindaki misketi ikinci oynayista tumden kaybetmem/soyulmam ilk ticari basarisizligimdir; hayat burada cok daha acikgoz olmayi ogretti); tek pota (tabii ki tahta panel ve bakkaldan hasbelkader bulunan metal bir egri cember ile) basket; araba gecerken sokaktan kale taslarini ezmesin diye o canim taslara odaklanan 8-10 cift goz; arkadasin cokomeline yanlama; eti puf'un once biskuvisi sonra cikolata ve marshmellowlu parcasi; 'dogal sekerli' koka kola; komsuya gitmek ve aksam yemeginde eve / yemege donusun dunyanin sonu oldugunu hissetmek; herhangi bir komsu abla/abiye hayranlik duymak; park eden arac sayisinin bir elinin parmaklarini zorlayarak gecmesi; arnavut kaldirimli Selamicesme tren koprusu ve o kopruye (Cadde'ye inerken) gidiste solda yer alan karakolun bahcesindeki genis sapkali guleryuzlu polis amcalarin bakislari altinda babamla kara ve beyaz enfes tattaki dutlari toplayisimiz(daha dogrusu babamin toplayara bana baldan tatli sekilde yedirmesi); ve o karakolun bahcesinde oldukca naif bir sekilde insa edilmis kucuk, bolca kirmizi balikli sus havuzu; Erekoy'deki Kristal Bufe; Ciftehavuzlar'daki Kral ve Ben; Kadikoy'deki Ali2, Goztepe(Bagdat Cd) Asya Pazari karsisindaki adini su an animsayamadigim donerci; Moda'daki Ordu Pazari(mis gibi deniz havasi ve tuhaf oyuncak satisi nedeniyle); SaliPazari icine tur atan ve babami nedense eslestirdigim (sanirim haftaaici anne, haftasonu baba gorev paylasimi, simdi Rana ile yaptigimiza benzer sekilde) tramvay; ve yanimda kim oldugunu animsayamadigim (kim olacak? buyuk ihtimalle annem, kuzen Tolga, teyzem (Melek) Nukhet teyzem) kisilerle Morris marka filan gibi bir troleybusun icinde Altiyol civarinda muhtemelen YKM / Turkmen / Sumerbank ziyareti sonrasi zevkli bir seyahat ani; Bakirkoy'deki Carsi magazasi yanindaki toprak arazide annem Carsi'da iken babamla -bana neredeyse her Pazar'mis gibi geliyor ama, degildir herhalde- moto-kros izleyis('84 filan) ... Bayramda mahalleye atlikarinca gelmesi ve 9 yas civarinda bir insanin nasil bir koltuga oturup da dakikalarca basini dondurup icini disari cikartabilecek tuhaf bir tekduze hareketten (sallanma disinda) zevk alabildigini dusunmem... Anlam verememem... Sutu mahalleye at arabasi, sonrasinda bisikleti ile gelen abiden satin almamiz; suyu ise bazen damacana cam ile kamyondan, bazen minicik parmaklarima agir hatta koparacak gibi gelse de bakkaldan -sansim varsa- almamiz; ya da bazen komsu hurafesi ile filan Izmit (Cene) suyunun sayisiz faydasini ogrenip, klimasiz bir lacivert Dogan ile Izmit'e gidipp butun bir Pazar gununu harcamak; ki bunun bunyede Yeni Zellanda'ya gidip gelmiş etkisi yaratmasi... 1977-78 yillarinda Karakoy'de sabah vapurundan inip de, dolmusa binen insanlarin 'sofor dahil' birbirlerine isimleri ile hitap ederek gunaydinlasmasi... Artik bunlar yok. Ozluyor insan bazen bazi anlari...